28 branşta düzenlenen olimpiyatlar; sağlık, turizm, bölgesel gelişme projelerini dünyanın değişik kesimleriyle paylaşmanın odak noktası konumunda. Olimpiyatlar, büyük çaplı organizasyonlar düzenleyen ülkeler açısından prestij politikasının aracı olma konusunda önemli bir yere sahip. Çok pahalı olmaları, uzun bir hazırlık dönemi gerektirmeleri, güvenlik sorunları ve ekstra külfetleri düşünüldüğünde her ülkenin kolay kolay altından kalkabileceği organizasyonlar olmasa da uluslararası büyük organizasyonların, ülkelerin sosyo-ekonomik ve kültürel gelişmelerine ve değişimlere önemli katkı sağladığı bilinen bir gerçek. Prestij, saygınlık, reklam ve imaj olumlama gibi sonuçlarından dolayı ülkeler bu tür zor organizasyonlara talip olurken kültürel çeşitlilik, bilgi ve teknoloji transferi, tesis inşası ve işletmeciliği konusunda da ülkeler önemli tecrübeler elde ediyor. Olimpiyatlar Ülkelere Hızlı Büyüme ve Pazar Genişlemesi Sağlıyor Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi Yönetim Kurulu Üyesi Mustafa Keten’e göre olimpiyat oyunlarının ve uluslararası organizasyonlar değişik milletlerin mensuplarının birlikteliğinin uzlaşma ortamının sağlandığı, refahın ve mutluluğu paylaşmanın bir platformu olarak görülmeli. Bu tür organizasyonların TV yayınları başta olmak üzere, sosyal medya aracılığı ile pazarlama ve sponsorluk programları sayesinde proje bazında birçok sektöre yatırım ve işletmecilik açısından istihdam sağlayan bir nitelik taşıyor. Dünyanın farklı ülkelerindeki büyük organizasyonlar için yapılan yatırımlar ve istihdam sayısı incelendiği takdirde, yukarıdaki görüşlerin haklılığı bir defa daha anlaşılabilir. Olimpiyatlar ve büyük organizasyonlar; yalnızca doğrudan gelir projesi değil, sektörel büyüme, yenilenme, pazarın genişlemesini ve sürekliliğini sağlayan, ekonomik ve kültürel nitelikli entegre bir program olarak, toplumların refahına katkı sağlıyor. Güçlü şekilde bir olimpiyat adaylığı için en az 20 milyar dolar civarında bir bütçe gerekli iken bu ortalama taslak bütçeden 4-7 milyar doları ulaştırma, enerji, çevre düzenlemesi başta olmak üzere altyapı çalışmalarına, yeni tesis inşaatlarına ve varolan tesislerin modernizasyonuna ayırılıyor. Uluslararası Spor Turizmi Konseyi’ne (STIC) göre olimpiyatlardaki spor turisti ortalama olarak etkinlik bileti, konaklama ve diğer ihtiyaçlar için günlük 180 dolar harcıyor. Tokyo’da düzenlenecek 2020 Olimpiyat adaylığına dair Türkiye’nin bütçesi altyapı ve diğer yatırımlarla birlikte 24,1 milyara dolar düzeyindeydi. Bu rakamın da yüzde 10’u sponsorluklar ve özel sektöre ait olduğu düşünülürse Türkiye’nin olası gerçekleştireceği bir olimpiyattan ne kadar verim alabileceği anlaşılabilir. Çünkü bu rakam Türkiye’nin 2011-2012 yıllarında aldığı portföy yatırım miktarına eşit düzeyde. 2020 Olimpiyatları’nın İstanbul’da gerçekleşmesi halinde 415 halka açık tesis, 24 stadyumun inşaatı veya modernizasyonu üzerine çalışmalar vardı ve olimpiyatların sonrasında inşa edilen olimpiyat kenti 600 bin kişinin yaşayabileceği bir iş ve yaşam alanına dönüştürülmesi ve bu alanın kalıcı olarak ekonomiye kazandırılması planlanıyordu. Soçi Türk MüteahhitlerinİN de Prestiji Oldu Türkiye’nin olimpiyat karnesi çok parlak olmasa da 2014 Soçi Kış Olimpiyatları, Türk inşaat şirketlerinin önüne muazzam iş imkanları çıkardı. Son dönemde gerçekleşen 3 milyar kişinin takip ettiği Soçi Olimpiyatları için Türk inşaat şirketlerine bağlı 15 bin Türk işçi iki yıla yakın sürede toplamda 1,6 milyar dolar bedelle 700 bin metrekare inşaat yaptılar. Kullandıkları malzemelerin %90’ını Türkiye’den getirten Türk inşaat şirketleri iç piyasaya da çok olumlu katkılarda bulundular. Soçi’de olimpiyatlara hazırlık çerçevesinde Türk firmaların yaptığı projeler arasında 12 otel, çok sayıda apart otel, konutlar, alışveriş merkezleri ile olimpiyatları takip edecek merkezi yer aldı. EKONOMİNİN ÖTESİNDE PRESTİJ SAĞLIYOR 2004 yılındaki Atina Olimpiyatları’nın 8,9 milyar dolarlık maliyeti, 2008’de Pekin Olimpiyatları’na Çin Hükümeti’nin yaptığı 38 milyar dolar harcama ve 2012 Londra Olimpiyatları’nın 19 milyar dolara ulaşan maliyetleri zaman zaman bu harcamaların geri dönüşünün ne düzeyde olduğunun sorgulanmasına sebep olsa da Türkiye gibi özellikle dış tanıtımına önem vermesi gereken ülkelerde ekonomik kazançtan da öte anlamlar ifade ediyor. Örneğin, Tokyo’nun 2020 Olimpiyatlarını düzenleme hakkını kazanması ülkede tüketici güven endeksinin artmasına ve Başbakan Shinzo Abe’nin ülke ekonomisini canlandırma planlarına katkıda bulundu. Başbakan Abe, “2020 Olimpiyatları ile birlikte yeni ve aktif bir Japonya doğacak” sözleriyle olimpiyatların bir ülke için spordan çok daha önemli anlamları olduğunu açıklıyor. Türkiye de sürdürülebilir büyümesi için yapısal dönüşümleri destekleyecek, şehirlerin markalaşma sürecini hızlandıracak projelere ihtiyaç duyuyor. Türkiye’de düzenlenecek bir olimpiyat, 2023 Projeleri, Avrupa Futbol Şampiyonası, Akdeniz Oyunları, Erzurum Kış Olimpiyatları gibi projelerin gerçekleştirilme ihtimalinin önümüzdeki dönemde Türk ekonomisi üzerinde önemli etkileri olması bekleniyor.