Anasayfa / Gündem / ŞİMDİ BALAT’IN SOKAKLARINDA KAYBOLMA ZAMANI

Gündem

  • 436

ŞİMDİ BALAT’IN SOKAKLARINDA KAYBOLMA ZAMANI

image

Şimdi Balat’ın sokaklarında kaybolma zamanı

2000’li yılların başında İstanbul’un pek de rağbet görmeyen, hatta çoğunlukla “ürkütücü” bulunan semti Balat, son yıllarda gösterdiği hızlı değişim ile sadece yerel halkın değil, turistlerin de gözde semtlerinden biri haline geldi. Haliç’in yeni gözdesi Balat bu sayımızda merceğimiz altında…

 

Seksenli yılların ortalarında UNESCO Dünya Kültür Mirası listesine giren Balat, yüzyıllar boyunca farklı kültürlere aynı anda ev sahipliği yapmış, üç büyük dinin mensuplarını koyun koyuna ağırlamış bir semt. Her sokağından, her kaldırımından adeta tarih fışkıran bu özel bölge tarihi yarımadadaki diğer komşularına kıyasla ne yazık ki uzunca bir süre kendi haline terk edilmiş, bir nevi görmezden gelinmiş bir şekilde içine kapanık yaşantısını sürdürdü.

2000’li yılların ortalarından itibaren İstanbul’daki semt kültürlerinin yaşadığı değişimden Balat da nasibini aldı. İstanbul’un kültür ve eğlence merkezi olarak görülen İstiklal Caddesi’nin çehresinde yaşanan değişim buradaki popülasyonun da hızla değişmesine neden oldu. Bir zamanlar Taksim’e akın eden genç nüfus artık sosyalleşmek, eğlenmek, kültür sanat organizasyonları için yeni mekan alternatifleri aramaya başladı. Bu dönemde Avrupa Yakası’nda Karaköy, Anadolu Yakası’nda Kadıköy ile birlikte tarihi yarımadadan sürpriz bir yıldız daha doğdu: Balat…

 

Değişim rüzgarları…

Arnavut kaldırımlı sokakları, tarihin derinliklerinden kopup gelmiş evleri, kendine has mimarisi ile Balat çok geçmeden şehrin değişim rüzgarından nasibini aldı. Ardı ardına açılan kafeler, sanat galerileri, restoranlar ile yavaş yavaş yükselen Balat, artık sadece amatör fotoğrafçılar tarafından değil “hipster”lar tarafından da akın edilen bir semte dönüştü.

Peki 80’li yılların ortalarında başlayan fakat 2000’li yılların başında hızlanan dönüşüm semtin esas sakinlerini nasıl etkiledi? Bunu anlamak için önce son yirmi yılda hayata geçirilen rehabilitasyon projelerinin detayına bakalım… Fatih Belediyesi ve Avrupa Birliği’nin iş birliğiyle başlanan koruma ve iyileştirme projesi sonrasında “Fener-Balat Yenileme Projesi” olarak devam etti. Böylece projeye özel sektör de dahil oldu ve bölge 2006 yılında yenileme alanı ilan edildi. Yaklaşık 15 yıldır devam eden bu değişim-dönüşüm projeleri ile Balat ve civarındaki yapılar restore edilerek semt bugünkü görünümüne kavuştu. Tüm bunlar yaşanırken yıllar boyunca nispeten “içe kapanık” bir yaşam süren ve mahalle kültürünü sürdüren semt halkı da değişimden nasibini aldı.

Balat ve çevresinde yaşanan değişim buradaki konutların yerli ve yabancı yatırımcı tarafından büyük bir ilgiyle karşılanmasına neden olurken kuşaklardır burada ikamet eden yerel halk göç etmeye başladı. Tarihi ahşap evler birer birer butik otellere ya da günlük olarak da kiralanabilen modern tasarımlı evlere dönüşürken yerel halk kendine yeni bir yaşam alanı arayışına girişiyor. Bölgede gelişen yeni ticarette yerel halkın varlık gösterememesi de yaşanan göçün en önemli nedenlerinden biri.

Balat’ta yaşanan değişim süreci hâlâ tamamlanmış değil. Yakın dönemde yaşananların bölgenin nihai kimliğine nasıl etki edeceğini görmek için hala zamana ihtiyaç var. İstanbul’un vintage meraklısı yeni dönem hipster’ları ile “semt çocuklarının” kaynaşması için biraz daha zamana ihtiyaç var gibi duruyor. Kendi içinde entegre olmaya çalışan bu iki gruba bir de yurt dışından gelip gayrımenkul yatırımı yapan popülasyonu eklediğimizde Balat’ın yerel nüfusunun orta ve uzun vadede neye dönüşeceği ise hâlâ merak konusu…

 

Pandemiden sonra…

Üçüncü nesil kahveciler ve vintage dükkanlarının yanı sıra Balat’a yaşanan özellikle yerli turist akınının en önemli nedenlerinden biri de bölgedeki antikacılar ve mezatlar oldu. Özellikle pazar günleri antikacılar önünde biriken kalabalıklar müzayedelerde sergilenen yüzlerce ürün için kıyasıya rekabete girmeyi adeta yeni bir hobi haline getirdi. Değerleri 5 TL ile yüzbinlerce TL arasında değişen mezat malları “müzayede” kültürünün ve keyfinin bir nevi demokratikleşmesine bile neden oldu denilebilir.

Fakat pandemi döneminde alınan önlemler, hafta sonu yasakları ve kalabalık yerlerden uzaklaşma eğilimi bölgede yeni yeni canlanmaya başlayan ticaret ortamına ciddi ölçüde zarar verdi. Her hafta sonu önünde çılgın kalabalıklar biriken salon mezatları derin bir sessizliğe bürünürken birçok antikacı çözümü yine sosyal medyada buldu. Belirli günlerde düzenlenen online mezatlar sayesinde antikacılar kapılarını Türkiye’nin her yerine açmış oldu her kesime göre ürünün satışını gerçekleştirebildi.

Temmuz ayı ile birlikte yeme-içme mekanlarının yeniden açılmasıyla birlikte Balat esnafı son yıllarda yakaladığı yükseliş trendine kaldığı yerden devam etmenin yollarını arıyor. Ülke genelinde yeme-içme sektörünün aldığı yaralardan Balat mekanları da nasibini aldı. Kapanan, el değiştiren mekanlar hızlıca toparlanıp müşterilerini ağırlamaya hazırlanıyor.

Yaklaşık bir buçuk yıl süren sessizliğin ardından Balat, kafelerdeki uzun sohbetlere, çılgın pazarlıkların döndüğü mezatlara ve ellerinde fotoğraf makineleriyle sokakları arşınlayan yerli ve yabancı turistlerine yeniden kavuştu… Eğer siz de şehrin kökleriyle iç içe, rengarenk ve otantik bir İstanbul deneyimi yaşamayı özlediyseniz, vakit kaybetmeden Balat’ın sokaklarında kaybedin kendinizi…