Eşi gazeteci Gülin Yıldırımkaya Çelikler ve çocuğu ile birlikte Bodrum’un yolunu tutan ve oraya yerleşen Serdar Ali Çelikler, ‘Şubat ayında gittik evi bulduk, Martta Bodrum’a taşınmıştık bile” diyor. Haftanın 3 günü İstanbul’da olan Çelikler, Strategy Dergisi’ne kurdukları yeni hayatı anlattı.
Tabi ki birden bire olmadı. Zaten büyük kent-gündem-medya gibi bir sektörde var olma, var olduğun yerde kök salma, kök saldığın yerde her defasında tatmin olma gibi yorgunluklarla boğuşan eşim bir süredir istiyordu. Küçük kızımızın ‘büyümesini’ kaçırma korkusunu da içten içe hissediyordu. Düşünüyor ve tartışıyorduk.
Bir gün 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nden evimize gelirken bir de baktık ki bin senenin Beleş Tepe’si, Şehitler Tepesi olmuş. Zaten birkaç gün önce de Şehit Savcı Mehmet Selim Kiraz Adliyesi’nin önünden geçmiştik. O gün dedik ki “Burası gerçekten bizim bildiğimiz şehir mi?” Şehrin en önemli 3-4 AVM’sine özel harekât asker ve polisleri korumasında girilebildiği günlerdi. 1.5 yaşındaki kızımın her gün gittiği parkın hemen arkasındaki ünlü AVM de bunlardan biriydi. Karar vermiştik, kızımız bu ‘olmamış’; ‘olamamış’; ‘olamayacak’ şehirde büyümemeliydi. Daha kaliteli bir yaşam ağı kurulabilirdi.
Peki nerede?
Aslında bu sorunun bir sürü doğru yanıtı var. Kimine göre Datça, kimine göre İzmir, kimine göre yurt dışı. Biz öyle çok ‘Aman doğada olalım’; ‘Bahçemizde koyunlar otlasın, yumurtalarımızı tavuklarımızın kümesinden toplayalım’ ailesi olmadığımızdan hem şehir hayatına yakın ama şehir sıkıntılarını da yaşamayan; hem inziva anlamına gelmeyecek ulaşım imkanlârına sahip hem de modern yapı ve altyapı imkânları olan bir yer seçmeye karar verdik ve ‘Bodrum’ dedik.
ÇOK DA RADİKAL BİR KARAR OLMADIĞINI GÖRDÜK
Şubat başında gittik evi bulduk, Martta taşınmıştık bile. Bodrum’da kış yaşamı ile ilgili bir sürü mecrada bir sürü bilgi bulabilirsiniz. Yalıkavak’ta küçük bir kış yaşamı komünü bulunur. Ha keza Turgut Reis de kendi başına koca bir merkezdir ve kış yaşamı vardır. Ama bence Eylül-Temmuz arası en güzel günlerini yaşayan Bodrum’un keyfi çıkarılmak isteniyorsa şehir merkezine yakın olmakta fayda var. Biz de öyle yaptık ve Bodrum Milta Marina’ya 1 km uzaklıkta modern bir sitede ev tuttuk. Bir de ne görelim bizim gibi çok sayıda aile var. Evet, İstanbul’daki evlerini kapatıp gelmiş tam 9 aile daha. Bir Antalyalı bir de Lüksemburg’ta yaşayan Türk aile de Bodrum’da yaşamaya karar vermişler. Hepsinin gerekçesi hemen hemen aynı. 24 daireli sitede Bodrum’a göçen 10’u İstanbullu tam 12 aile.
Bu durum bizim siteye özel sanıyorduk ki, müdavimi olduğumuz cafe’nin sahibi tatlı çiftin ve onların arkadaşlarının da benzer hikayelerine şahit olduk. Bizi Bodrum’a gelmeye ikna etmeye çalışan dostlarımızın aileleri ve komşularının sayısını gördükçe çok da radikal bir karar vermediğimize daha bir ikna olduk.
MÜNİH’TE İŞ BODRUM’DA YAŞAM KURANLAR VAR
Ben haftanın 3 günü İstanbul’a gelip gidiyorum. Senenin 10 ayı bu şekilde geçiyor. Haziran ve Ağustos arası ise İstanbul’a 2-3 defa gelmem yeterli oluyor. Benim gibi işi bu tür fırsatlar tanıyan herkes Bodrum’a gelmiş desem yeridir. Kışın her gün 1’i Ankara 10’u İstanbul’a olmak üzere toplam 11 uçuş varken ve bilet fiyatları 19 Mayıs’a kadar süper makulken İstanbul’da iş, Bodrum’da yaşam olabiliyor. Bir tanıdığımız 4 yıl boyunda Münih’te iş, Bodrum’da yaşam yaptığını anlattığında hem inanamadık hem de ‘Bizimki bir şey değil’ dedik. Bugün şehir giriş tabelasında 160 bin nüfus yazsa da Bodrum’un kışlık nüfusu 250 bin civarında. 2023 öngörüsü 750 bin nüfus. Bu nedenle hem altyapı hem de üstyapı çalışmaları devam ediyor. 6 tane büyük özel kolej mevcut. 2 büyük özel hastanenin yanı sıra gayet iyi çalışan devlet hastanesi de bulunuyor. 2’si çok işlek 3 AVM’miz var ve 3 ayrı marinanın da kendilerine ait alışveriş merkezleri olduğunu ekleyelim.
Teknolojik sorunlar neredeyse yok. Yazın 45 gün hariç trafik sıkıntısı nedir bilmiyoruz. En önemlisi kafanı kaldırmadan gökyüzünü-yıldızları-mehtabı-ağaçları görebilme özgürlüğü-güzelliği var. Ama en çok insan kalitesi iyidir Bodrum’un. Şubat’ın 6’sında evi tuttuktan sonra gece marina karşısındaki Neyzen Tevfik Caddesi’nde yemeğe oturduğumuzda scooterları ile rahatça dolaşan kızları-kadınları görünce kararımızın ne kadar doğru olduğuna kanaat getirmiştik bir kez daha…
Son olarak ‘Ne iş yaparız?’ diyenlere şunu söyleyeyim: Burada 3 temel sektör var: İnşaat – turizm ve gemicilik.
Gemicilik derken tekne ve gemilerin inşası, tamiratı tersanecilik gibi işlerden söz ediyorum. Tur kısmını turizme alıyorum. Öte yandan spor salonları ya da pilates hocalığı hatta nefes terapistliği gibi işlerde patlama yaşanıyor desem yeridir. İstanbul ya da İzmir’de işi varken Bodrum’dan idare edebilecek durumda olanlar da epey bir çoğunluğu oluşturuyor. ‘Gideriz bir cafe-bar açarız’ diye gelecekseniz o sektör çoktan dolmuş diyeyim.
Bizler artık yorucu olduğunu düşündüğümüz İstanbul’dan göç etmiş ve Bodrum’a yerleşmiş yüzlerce ailden biriyiz. Umarız bizim bu yolculuğumuz kendi adımıza da en önemlisi çocuğumuz adına da olumlu sonuçlanır.