Türkiye’de atıksu arıtma sektörü yatırım ihtiyacının oldukça fazla olduğu, ilgili resmi kurumların ve sektör uzmanlarının muhtelif rapor ve eylem planlarında açıkça ifade edilmektedir. Ülkemizde su ve atıksu altyapı projeleri Belediyelerin sorumluluğunda olup, çevreyi koruma kanunlarına uyum zorunluluğu, artan nüfus ve gelişen endüstriyel üretim, sürdürülebilir ve çevreci atıksu hizmetlerine olan talebi artırarak Belediyelerin yatırım yükümlülüklerini bir hayli ağırlaştırmaktadır. Belediyelerin atıksu arıtma faaliyetlerinde yaşadığı sorunlar sadece yeni yatırım ihtiyacı ile de sınırlı değildir. Pek çok yerel yönetimin kısıtlı bütçe ve yetersiz teknik imkânları, mevcut atıksu arıtma tesislerinin işletilmesinde de teknik ve finansal güçlükler ortaya çıkarmakta, tesislerinin halk sağlığı ve ekolojik dengeyi koruyacak şekilde işletilmesi mümkün olmamaktadır. Atıksu arıtma hizmetlerinde yaşanan ulusal ölçekteki bu sorunların aşılması ve yapılması gereken yatırımlar için yeni finansman kaynaklarının temin edilme zorunluluğu, özellikle son yıllarda sektörün ulusal ve uluslararası paydaşlarını yakın işbirliği yapmaya zorlamış, yeni ve kapsamlı bir politika oluşturulması için muhtelif istişare çalışmalarını başlatmıştır. Bu süreçte Kamu-Özel Ortaklığı (“KÖO”) modeli Belediyelerin atıksu arıtma tesisi yatırımları için güçlü bir çözüm alternatifi olarak ortaya çıkmıştır. Belediyelerin atıksu arıtma hizmetleri alanında yaşadığı sorunları ve özel sektörün katılımıyla sağlanabilecek alternatif finansman modellerinin gerekliliğini anlayabilmek için, sektörün bugünkü durumuna kısaca değinmemiz gerekir. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (“TÜİK”) güncel verilerine göre 2002 yılında Türkiye’de 2.4 milyar m3 kapasiteye sahip 145 arıtma tesisi mevcut iken, 2012 yılında bu sayı 5.6 milyar m3 kapasiteye sahip 460 arıtma tesisine çıkmıştır. Özellikle 2000’li yıllarda yapılan yatırımlar ile arıtma hizmetinin götürüldüğü nüfus hızla yükseltilmiştir ancak bu ivmeye rağmen ulaşılan kapasite toplam nüfusun sadece %58’ine hizmet verebilir durumdadır. Türkiye, bu oran ile Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (“OECD”) ülke sıralamasının en altlarında yer almakta olup, OECD ülkelerinin toplam nüfusunun atıksu arıtma tesisine bağlantı oranı ortalaması %76 mertebelerindedir. Atıksu arıtma sektöründeki yatırım ihtiyacının oldukça fazla olduğu belediyelere bağlı nüfusa ulaşan atıksu arıtma hizmetleri de ortaya çıkmaktadır. 30’u büyükşehir belediyesi olmak üzere Türkiye’de toplam 1,397 belediye bulunmaktadır. TÜİK’in 2013 yılı araştırmasına göre 64 milyon mertebelerindeki toplam belediye nüfusunun sadece 43 milyonuna (%68’i) atıksu arıtma tesisi hizmeti verilebilmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, bu oranı 2017 yılında %85’e, 2023 yılında ise %100’e çıkarmayı hedeflemektedir. Bu hedeflere ulaşmak için gereken yatırım ihtiyacı, Avrupa Birliği çevre mevzuatına uyum çerçevesinde hazırlanan Türkiye Ulusal Çevre Eylem Stratejisi belgesinde detayları ile belirlenmiştir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan bu eylem planına göre 2015-2023 dönemi kentsel atıksu arıtma tesisi ve şebekeleri için ön görülen ilk yatırım ve yenileme maliyetleri toplamı 12 milyar Avrodur. Yapılan çalışmada yenileme maliyetlerinin ilk yatırım maliyetleri ile yaklaşık aynı seviyelerde olduğu görülmektedir. Buradan da ülkemizdeki mevcut tesislerin önemli bir kısmının eski veya yetersiz teknolojiye sahip olduğu sonucu çıkmaktadır. Türkiye toplam nüfusunun sadece %58’inin atıksuyun arıtılabildiği düşünülürse, gerekli yatırımın büyük çoğunluğunun da yeni arıtma tesisi yapımı konusunda kullanılacağı görülmektedir. Türkiye’nin atıksu arıtma tesisi alanındaki yeni yatırım ihtiyacı ile yatırımların finansmanı ve tesislerin işletilmesine dair teknik güçlükler, Devlet Planlama Teşkilatı’nın (DPT) 2015-2017 dönemini kapsayan Orta Vadeli Programı’nda ve Kalkınma Bakanlığı’nın Onuncu Kalkınma Planı’nda (2014- 2018) da öne çıkmaktadır. Orta Vadeli Program’ın kamu yatırımları politikası hedeflerinde içme suyu ve kanalizasyon yatırımları, eğitim ve sağlık yatırımları ile beraber öncelikli yatırım alanı olarak belirlenmiştir. Onuncu Kalkınma Planı’nda ise yatırım ve işletme maliyetleri, teknoloji seçimi ve denetim gibi nedenlerden dolayı su ve atıksu altyapı hizmetlerinde yeterli etkinliğin sağlanamadığı tespti yapılarak, içme suyuna ulaşım ve atıksu arıtma tesisi ile hizmet verilen nüfusun artırılmasına yönelik yatırımlar öncelikli hedefler olarak belirlenmiştir. Onuncu Kalkınma Planı ile hedeflenen bir başka önemli husus, içme suyu ve kanalizasyon hizmetleri alanındaki kamu yatırımları içerisinde özel sektörün üretken faaliyetlerini destekleyecek yatırımlara odaklanılması gerekliliğidir. Atıksu arıtma ve kanalizasyon hizmetleri pazarında yeni yatırım ihtiyacı, mevcut tesislerin rehabilitasyon gereklilikleri ve belediyelerin yetersiz teknik ve idari kapasiteleri sonucu tesislerin işletilmesinde yaşanan zorluklar, sektör uzmanı özel kuruluşlarının muhtelif araştırma raporlarında da ifade edilmektedir. Örneğin Frost & Sullivan’ın “Türkiye Su ve Atıksu Arıtma Piyasası” araştırmasına göre, Türkiye’nin su ve atıksu piyasası ciddi bir büyümenin eşiğinde bulunmakta ve atıksu arıtma sektörü kentsel ve endüstriyel sektörlerde en yüksek büyüme potansiyelini göstermektedir. Frost & Sullivan’un araştırmasına göre mali kaynakları zayıf ve uzmanlığı gelişmemiş belediyelerin yeterli fonlara ulaşamaması ve doğru teknolojiyi getirecek kurumsallığa sahip olmaması, özel sektör finansmanı ve teknik uzmanlığının önemini bir hayli artırmakta. Aynı raporun bir diğer önemli ön görüsü, özellikle hassas su rezervleri taşıyan bölgelerde, gelişmiş enerji tasarrufu teknolojilerine sahip atıksu arıtma tesislerinin yüksek büyüme potansiyeli göstereceğidir. Diğer bir araştırma raporunda (“Pinsent Mason Water Year Book 2013”) ise atıksu pazarında özel sektör katılımında Türkiye’nin diğer ülkelerin gerisinde kaldığı tespit edilmektedir. Bu araştırmaya göre Türkiye’de atıksu arıtma hizmetleri pazarında özel sektör payı bugün %10 mertebelerinde olup, 2025 yılında %25 seviyelerine çıkacağı tahmin edilmekteyken, bugün itibarıyla bu payının İngiltere’de %90, İspanya’da %51, Fransa’da %47, İtalya’da %32, Almanya ise %20 mertebelerinde olması, Türkiye’nin bu anlamda gelişmiş ülkelerin ne kadar gerisinde olduğunu göstermektedir. Yukarıda özetlenen durum değerlendirmesi sonucunda; belediyelerin artan yatırım ihtiyacı, yatırımların finansmanı için gereken alternatif finansman kaynakları ve teknik kapasite ve mali yetersizlikler nedeniyle Belediye işletmelerinde yaşanan sıkıntıların, sektördeki temel sorunlar ve anahtar başlıklar olarak belirdiği görülmektedir. KOÖ modeli bu sorunların aşılabilmesi için faydalanılabilecek en önemli imkânlardan biri olarak öne çıkmaktadır. Çeşitli kamu altyapı yatırımlarının uzun dönemli olarak bakım, işletme ve gerekirse yapım hizmetlerinin özel sektör tarafından gerçekleştirilmesi olarak tanımlanan bu model, karşılıklı risk paylaşımı temelinde kamu hizmetlerinin uzun bir süreye dayalı işbirliği ile sürdürülmesini amaçlamaktadır. KÖO modeli altında sağlanabilecek alternatif finansman kaynakları, doğru ve ileri teknolojinin ülkeye transferi ve özel sektör eli ile verimli işletme hizmetlerinin sağlanabilmesi gibi unsurlar, Türkiye atıksu arıtma pazarında ihtiyaç duyulan yatırımların doğru fizibiliteler (teknik ve finansal) ile realize edilerek etkin ve sürdürülebilir şekilde işletilmesini sağlayacak önemli faktörlerdir. Türkiye’de uzun yıllardan beri çeşitli altyapı sektörlerinde başarıyla uygulanan KÖO projeleri ve özellikle son yıllarda sağlık sektöründe uygulamaya geçen projeler, KÖO modelinin atıksu arıtma pazarında da uygulanabilirliğini destekler niteliktedir. KÖO modelinin atıksu arıtma hizmetlerine başarılı şekilde uyarlanması için kamu kurumları tarafından yeni ve kapsamlı bir politika geliştirilmesi elzemdir. Geliştirilecek yeni politikada bir “Çatı Kuruluşu” oluşturulması projelerin başarısı için önem arz etmektedir. Yerel yönetimlerin, kısıtlı teknik imkânları ile karmaşık hukuki unsurlar içeren KÖO ihale ve proje süreçlerini yönetmesi oldukça zordur. Projelere uygun fizibilitenin oluşturulması, doğru ve yeni teknolojiler ile teknik şartnamelerin yazılması gibi süreçlerde Çatı Kuruluşu’n gücü ve yetkinliği hedeflenen başarı için önemli bir faktördür. KÖO projelerinin bir diğer olmazsa olmazı özel sektöre sağlanacak garantilerdir. Oluşturulacak garanti mekanizmaları, yatırım dönemine dair verilebilecek garanti ve teşviklerin yanı sıra, işletme dönemi için gerekli olan gelir ve tahsilat garantilerini de kapsamalıdır. Özellikle yüksek yatırım maliyetli büyük atıksu arıtma tesisi ve şebeke projelerimde yurt dışı finansmanının üstlenilmesine dair Borç Üstlenme Garantileri de bu yapının altında düşünülmelidir. Özetle, ihtiyaç duyulan garanti mekanizmalarının sağlanması ve fizibiliteler başta olmak üzere tüm proje süreçlerinin koordinasyonu, kurulacak Çatı Kuruluşu’n temel görevleri arasında yer almalıdır. KÖO modelinin oluşturulmasına dair kamu ve özel sektör paydaşları arasında hâlihazırda devam eden istişare çalışmalarında İller Bankası’nın Çatı Kuruluş görevini üstlenmesi görüşü üzerinde durulmaktadır. İller Bankası’na ilaveten Çevre ve Şehircilik Bakanlığı altında yetkin bir birimin de Çatı Kuruluşu’n altında görev alması ve garanti mekanizmalarını desteklemesi, projeleri uluslararası yatırımcılar için çekici kılabilecek önemli bir unsur olarak değerlendirilmelidir. Başarısının temelinde risklerin özel sektör ile kamu arasında adil bir şekilde paylaşılması, sözleşmelerin uygulanabileceği hukuki çerçevenin mevcut olması ve merkezi bir yaklaşım ile süreçlerin etkin bir biçimde planlanması yer alan KÖO modelinin; pazarın temel sorun ve ihtiyaçlarının doğru analizi ve gerekli politika ve mekanizmaların oluşturulması koşuluyla su ve atıksu piyasasına da başarıyla uygulanması desteklenmelidir. KOÖ modelinin kentsel atıksu arıtma hizmetlerinde uygulanması ve pazarda özel sektör payının artması, yüksek büyüme potansiyeli gösteren Türkiye atıksu arıtma sektörünün potansiyelinin karşılanmasına hizmet ederek sürdürülebilir, çevreyi koruyan ve enerji tasarrufuna odaklanmış doğru teknolojilerinin ülkemizde kullanılmasına olanak sağlayacaktır.