Anasayfa / Röportaj / "ULAŞIM SEKTÖRÜNDE YATIRIMCILARINI BEKLEYEN FIRSAT ALANLARI VAR"

Röportaj

  • 162

"ULAŞIM SEKTÖRÜNDE YATIRIMCILARINI BEKLEYEN FIRSAT ALANLARI VAR"

image

İDO'nun İskoçyalı ortağı ve İDO Yönetim Kurulu Başkanı Sir Brian Souter ile ulaşım endüstrisi ve yatırım planları üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Genel bir soruyla başlayalım. Dünyadaki ulaşım endüstrisini nasıl değerlendirirsiniz? İkinci olarak, gelecek yıllar için endüstrinin geleceği hakkındaki tahminleriniz nelerdir? Toplu taşımanın gelecekte büyüme yaşanacak bir alan olduğunu düşünüyorum. Bunun nedenlerinden biri çevreye verilen önemin giderek artması ve ayrıca gelecekte elektrikli araçlara da yoğun bir yönelim olacağını düşünüyorum. Bence hava kalitesi ve şehir merkezleri gitgide daha da fazla önem kazanacak. Gelecek için sıfır emisyonlu araçlarla donatılmak üzere arayış içerisinde olan şehirler mevcut. Aslında benim yatırım yaptığım şirketlerden biri de karma sistemli elektrikli otobüsler üzerinde çalışıyor. Elektrikli otobüslere güçlü bir taleple karşılaşıyoruz. Şirketiniz dünyanın farklı bölgelerinde hizmet veriyor ve faaliyet gösteriyor. Bu bölgeleri değerlendirdiğinizde, yani kıyasladığınızda Türkiye pazarını nasıl görüyorsunuz? Türkiye pazarı hakkında ne düşünüyorsunuz? Bence Türkiye dünyanın geri kalanını ve bu bölgelerin bazılarını yakalıyor. Ama öncelikle İstanbul’a baktığımızda çok iyi bir yer altı metro sistemi ile köprü ve tünellerin de katkısıyla yollarda önemli gelişimler var. Bence Türkiye toplu taşımacılık anlamında diğer birçok gelişmiş ülkenin olması gerektiği gibi olmaya başlıyor. Örneğin, Türk Hava Yolları bazı Türk şirketlerinin ne kadar başarılı olduğunu ve hızla büyüdüğünü gösteren önemli bir örnek ve İstanbul’un bir merkez olarak kullanılması harika bir fikir ve başarılı bir strateji. İDO Türkiye’de ulaşım sektöründe önemli bir rol oynuyor. İDO’nun bu rolünü nasıl değerlendirirsiniz? Bence İDO’nun bazı kendine has yönleri var. Bütün bahsettiğim yatırımlar ve Marmaray’ın açılmasına karşın İstanbul Boğazı ve Marmara Denizi’nin benzersiz bir yapısı var. Ve İDO bu yapıyı değerlendirmek adına konumlanmış durumda. Örnek verecek olursam, karayollarındaki tüm bu gelişmelere rağmen hâlâ Bursa’dan İstanbul’a geçmenin en güvenilir yolu deniz. Çünkü bu yolu kestirilebilir bir zamanda kat edilebilirsiniz. Yenikapı’da metro merkezinin de konumlandırıldığını ve buranın gelişmekte olduğunu ve gelecekte de gelişeceğini görüyoruz. Bunların sayesinde demiryolu taşımacılığının, karayollarının ve hava yolu ulaşımının geliştiğini görmek harika. Ancak hâlâ deniz taşımacılığının bir ulaşım alternatifi olarak kullanılması için önemli bir fırsat var. Ayrıca uzun vadede İstanbul’da hali hazırda eksik olan ve önemli bir fırsat yaratan sistem şehir içi tren sistemi. Diğer bütün unsurlar, tramvay, yer üstü raylı sistemler, yer altı metrosu var ve yollarınızı geliştirdiniz. Ancak tek eksiğiniz şehir içi tren ağı. Birçok Avrupa ülkesinin kullandığını bildiğiniz gibi coğrafyanın da el vermesiyle denizi kullanmak ulaşım sürelerinin kısaltılmasına olanak sağlıyor. Bir örnek vereyim. Marmaray üzerinden 25 nokta yerine 45 noktaya ulaşabildiğini görüyorum. Bursa-Yenikapı arasını 55 dakikaya çekebiliriz ki bu muhteşem bir gelişim olur. Bunu henüz yapmadık çünkü bu rotanın fiyatlandırılması çok daha pahalı oluyor. Ancak bu yine de Bursa için önemli bir fırsat. Tüm dünyada ekonomik bir durgunluk mevcut. Bu durum genel anlamda şirketleri ve ulaşım sektörünü nasıl etkiledi? Bence ulaşım sektörünün güzel yanı nispeten daha dirençli olması. Yani tüm dünyada birçok değişim yaşandı ve gelişmeler ile zorluklar ortaya çıktı. Ulaşım sektörüyle ilgili güzel şeylerden birisi gayet stabil bir iş olması. Bu yüzden çok büyük bir etkilenme yaşamadık. Örneğin, terörizmden en çok zarar gören ulaşım şekli hava yolu taşımacılığı. Ancak kara taşımacılığı büyük oranda daha dirençli. İnsanlar her koşulda seyahat etmeye devam ediyor ve Türkiye’de insanların seyahat etme oranı sürekli artıyor, şehir içi otobüs pazarı her yıl büyüyor, insanlar daha çok gelir elde ediyor ve daha çok geliriniz olduğunda ne yaparsınız? Seyahat etmek istersiniz. Seyahat etmek harcanabilir paranız olmasıyla ilgili bir durum. İDO Türkiye ulaşım sektöründe önemli bir marka. Yatırım yaptığınızdan beri İDO’nun performansını nasıl değerlendirirsiniz? İDO’da pek çok güzel şey oldu. Bence kamu yönetiminde olması beklenen, çok iyi, iyi yönetilen, çok güvenli bir şirket yarattık. Bunu yaparken güvenlik şartlarımızı kayıt altına aldık, şirketin verimliliğini artırdık, biletlemeyi, tarifeleri, gemilerin durumunu ve kârlılığımızı geliştirdik. Şirketi aldığımızdan bu yana gelirlerimizi yüzde 50 – 60 arasında yükselttik. Yatırımımızdan beri satışlarımız ikiye katlandı. 2011’den bu yana gelirleri neredeyse ikiye katladık ki bu çok hızlı bir büyümenin göstergesi. İDO’nun 2016 yılı performansı hakkında ne söylersiniz? Çok enteresan bir yıldı. Yılın ilk yarısını çok güçlü geçirdik. Sonrasında Türkiye’deki darbe girişimi sebebiyle çok kötü bir yaz geçirdik. Bu durum rakamlarımıza da ciddi olarak yansıdı. Ayrıca tabi ki önceden de tahmin ettiğimiz gibi köprü açıldı ve bunun bize bir etkisi olacaktı. Ancak köprünün açılmasına rağmen pazar payımızın düşmemesi ile gücümüzü kanıtlamış olduk. 2017 için hedefler ne? Birkaç farklı hedef mevcut. Öncelikle yapmamız gereken verimliliğimizi artırmak. Ayrıca son 12 ayda büyüme sağladığımız bazı deniz otobüsü hatlarında büyüme fırsatları olduğunu düşünüyorum. 2017’nin bazı zorlukları da beraberinde getireceğini düşünüyorum ama şirket bu zorluklarla yüzleşebilecek kadar güçlü. Dolar kurunda çok hızlı bir artış yaşandı. Türkiye bu durumu kontrol edebilmek için yabancı yatırımcılar için daha cazip hâle gelmeli. Mevcut durumu yabancı yatırımcılar için nasıl görüyorsunuz? Bence bizim için en büyük sorun kur. Hedeflerimiz vardı ve bunlar kura bağlı değildi ama uzun vadede TL fiyatlarımızı dolar kuru üzerinden uygulamalı mıyız konusunu gerçekten değerlendirmemiz gerekiyor. Bu yüzden bu konu 2017’de en önemli meselelerden biri. İşlemlerimizi TL üzerinden yeniden mi düzenlemeliyiz yoksa dolar üzerinden mi devam etmeliyiz diye bakmamız gerekiyor. Herkesin detaylarını merak ettiği ilham verici bir geçmişiniz var. Şirketiniz yirmi yılı aşan bir süre önce küçük bir şirket olarak kuruldu ve şu an küresel, dünya çapında bir organizasyon. Bu başarının arkasındaki hikâye nedir? Sizi bu noktaya getiren nedir? Yeni nesil için neler söyleyebilirsiniz? Bence girişimciler ekonominin can damarı ve biz gençlerin iş kurmak isteyeceği bir çevre yaratmak istiyoruz. Ve bunun için regülasyonların en aza indirilmesi lazım çünkü bunlar insanlar için en büyük engel. Bu her ülke için böyle. Regülasyonların girişimcilerin cesaretini kırdığını düşünüyorum ve ayrıca girişimcilerin yaptıkları iş için ödüllendirilebilmesi adına vergi açısından daha verimli bir yapı yaratılmalı. Bence bunlar devletin sorumluluğundaki işler. Girişimciler açısından ise kişisel olarak vizyon ve fikir sahibi olmak önemli. Sadece vizyon ve fikir sahibi olmak değil ayrıca tutkulu da olunmalı. Girişimciler kararlı insanlardır. Kendilerini tutamazlar. Bu genetik bir hastalık gibidir. Yeni işler yaratmaktan geri duramazlar. Yani varlıklı olmak adına iş yapmak için değil, bir iş yaratmak ve fikirler geliştirebilmenin peşinden koşan yaratıcı bir ruh taşırlar. Her zaman çok sayıda fikri olan bir insan oldum ve bu fikirlerin bazıları korkunçtu. Zira her fikir iyi değildir. Ancak girişimciler fikir üretmeye devam etmeli ve bu fikirleri gerçekleştirebilecek yapılar kurmalılar. Bazen bazıları başarısızlıkla sonuçlanabilir. Bu insanları yeni şeyler denemekten alıkoymamalı. Girişimciler tekrar tekrar deneyen kişilerdir. Bu ülke kültürünün önem kazandığı bir nokta. Bu Amerikalıların çok iyi oldukları bir konu. Amerikalılarda başarısız olma korkusu yoktur. Başarılı da olsa başarısız da olsa denediklerini görürsünüz. Bu Avrupalılardan farklıdır, çok fazla Avrupalı girişimci çıkmaz çünkü Avrupalılar başarısızlıkara başarılardan daha fazla odaklanır. Ama bence Türkiye ticaret ve girişimcilik anlamında iyi bir kültüre sahip. Yani Türkiye’de insanlarında da tekrar tekrar denediklerini düşünüyorsunuz? Evet, çünkü genç insanların tutkularını geliştirmeleri ve fikir üretmeleri için onları cesaretlendirmelisiniz. Çok başarılı bir yatırımcısınız ve 200’den fazla özel yatırımınız var. Bu dönemde hangi ülkelerde yatırım potansiyeli görüyorsunuz? Henüz potansiyeli ortaya çıkmamış farklı yerlere yatırım planlarınız var mı? Birçok farklı alanda ve sektörde yatırımlarımız var. Kimilerinin uç bir ekonomi olduğunu düşündüğü Polonya’ya yatırım yaptım. Türkiye de bir bakıma böyle bir ekonomi. Ayrıca Yeni Zelanda, Finlandiya ve daha birçok ülkedeyiz. Ancak bir yatırımcı olarak coğrafi açıdan çok yayılırken dikkatli olmalısınız. Çünkü girdiğiniz her ülkeyi iyice anlamalısınız. Yani bir fırsat gördüğümüzde buna başka diğer bölgelere bakarak değerlendiririz. Romanya’ya bakarken diğer başka bölgelere de bakarız ve bu bölgelerde de işlerimiz sürdürebilecek yeterliliğimiz olması gerekir. Bu yüzden şimdilik coğrafi olarak odaklanma eğilimindeyiz. Coğrafyadan bahsederken yatırım yapacağınız şirketi, coğrafyayı veya bölgeyi nasıl seçersiniz? Bir potansiyel hakkında emin olmanızı sağlayan anahtar nokta nedir? Bence burada hem bazı kalıtımsal unsurlar hem de bazı spesifik unsurlar var. Kalıtımsal olarak, ülkeleri değerlendirirken iş ahlakının iyi olduğu, eğitimli iş gücünün mevcut olduğu ve regülasyonların çok olmadığı yerleri ararız ve bence Türkiye bu anlamda çok iyi. Spesifik konularda henüz geliştirilmemiş bir iş bulmaya ve yeni bir potansiyel yakalamaya çalışırız. Yani pazarda eksik olan veya farklı yapılabilecek olan, büyük bir fikri olan ve ortak olunabilecek bir girişimci var mı diye bakarsınız. Asıl olarak aradığımız özellikler bunlar. Yatırım yaklaşımınız nedir? Kriterler nelerdir? Aslında biz start-up projeler geliştirmiyoruz çünkü bunlar yönetimsel olarak çok zaman harcamayı gerektiriyor. Bu yüzden yatırım portföyümüzde daha çok özel sermaye fonları gibiyiz. Yani kârlılığımızı geliştirilebilecek işlere yatırım yapma eğilimindeyiz. Böylelikle daha hızlı gelişme potansiyeli olanlara yöneliyoruz. Bu yüzden girişimcinin kuruluma hazır hâle getirmiş olduğu veya kâr etmekte olan işleri arıyoruz. Ancak sermaye değişimi bunun bir basamak ötesi ki özel sermaye fonumuz için aradığımız şey de bu. Sektörde hangi yenilik ve değişimler bizi bekliyor? Ulaşım sektöründe dijital çağın getirdiği birçok yenilik olduğunu düşünüyorum. Fırsatlarla birlikte tehditler de var. Dijital sektörün yarattığı Uber gibi oyun bozucular da mevcut. Ayrıca otobüs taşımacılığı, tren taşımacılığı ve taksi taşımacılığı için de potansiyel oyun bozucular var. Biz de gelişen yeni teknolojilerin bir parçası olabiliriz. Ulaşım sektöründeki dijital fırsatların ikinci boyutunu ise kaynak toplayıcıları oluşturuyor. Skyscanner isimli bir şirkete yatırım yapmıştım ve bu bize önemli bir deneyim sağladı. Bu yüzden sektörde kaynak toplayıcılar geliştirmek için fırsatları kovalıyoruz. Sonuncu dijital fırsat alanı ise GPS ve benzeri teknolojilerin sağladığı trafik planlama uygulamaları. Trafik planlama bizim için de önemli çünkü çok yaygın. İDO da bu trafik planlamasının bir parçası olabilir ki bunun önemli bir fırsat olduğunu düşünüyoruz. Sonuç olarak, yenilikler var ve biz de bu yeniliklerin avantajlarından sektörümüzde faydalanabiliriz.