Anasayfa / Röportaj / OTOMOBİL SEVDASI ‘ELEKTRİK’LENDİ

Röportaj

  • 245

OTOMOBİL SEVDASI ‘ELEKTRİK’LENDİ

image

Dünyada elektrikli otomobil sayısı 1.2 milyonu aşarken, Türkiye’de bu rakam henüz binlerle ifade ediliyor. Ancak yerli otomobilin elektrikli olacağı beklentisi ve 20 yıl içerisinde dünyada elektrikli araç sayısının 100 milyonu bulacağı tahmini iştahı artırıyor. Türkiye Elektrikli Araçlar Derneği Başkanı Bayram, “Avrupa’nın dizel otomobil pazarı mı olacağız yoksa trendi mi yakalayacağız, karar vermeliyiz” diyor.

Elektrik dağıtım ve perakende sektörü oyuncuları, altyapı ve teknoloji yatırımları ile kendilerini geleceğe hazırlarken bir yandan da gözünü ‘yol’dan alamıyor. Çünkü dünyada sayısı 1.2 milyonu aşan elektrikli otomobiller elektrik dağıtım ve perakende sektörü şirketlerinin en iyi müşterileri olmaya aday.

Nitekim BP’nin Enerji Görünümü 2017 Raporu’na göre dünyada trafikteki elektrikli otomobil sayısı 2035 yılında 100 milyonu bulacak. Rapordaki tahminler tutarsa 20 yıl sonra yollardaki her bin otomobilden 55’i elektriklenmiş olacak.

Yine 2016 sonunda yapılan C40 zirvesinde Paris, Madrid, Atina ve Meksiko City Belediye Başkanları’nın 2025’ten sonra bu kentlerde fosil yakıtlı araçlara izin verilmeyeceğini açıklamaları da aslında dünya tarihinde 150 yıla varan geçmişi bulanan elektrikli araçları yeniden konuşmamıza neden oluyor.

Peki Türkiye’de elektrikli araç sayısı hangi noktada, geleceğe yönelik beklentiler neler? Bu konuyu 2011 yılında kurulan Türkiye Elektrikli ve Hibrit Araçlar Derneği (TEHAD) Başkanı Berkan Bayram ile konuştuk.

Sanayi Bakanı Faruk Özlü, yerli otomobili 2019 yılında görebileceğimizi açıkladı. Yerli otomobilin elektrikli olması rekabet sürecini nasıl etkiler?

Bu çok önemli bir adım. Unutmamamız gereken en önemli nokta elektrikli otomobilde patent ve tasarım bağımsızlığına sahip olduğumuz. Bugün Türk Malı  bir benzinli otomobil üretmek istediğinizde, dünya otomotiv sektörünü elinde bulunduran 14 markadan bağımsız hareket edemezsiniz. Fakat elektrikli otomobil üretmek için kimseden izin almak zorunluluğunuz yok. 2016 yılı elektrikli otomobil satış rakamlarına baktığımızda, Avrupa pazarında 100 bin adetin üzerine çıktığını görüyoruz. Sadece Çin’de geçtiğimiz yıl 361 bin adet elektrikli otomobil satıldı. Umarım bu satış rakamları bizlere bir şeyler anlatıyordur.

2016’da Türkiye’de sadece 44 tane elektrikli otomobil satıldı. Bugün Türkiye’de yollarda kaç elektrikli araç var?

Bugün Türkiye’nin yollarındaki elektrikli otomobil sayısı toplam bin adet civarında. Türkiye pazarı açısından baktığımızda, elektrikli otomobilin geleceği ne tüketiciye ne de devlet politikasına bağlı. Ülkemizde bu sektörün geleceğini tamamen markaların politikaları belirleyecektir diye düşünüyorum. Son 5 yıllık dünya satış rakamlarındaki artışın ülkemiz açısından hissedilir bir yansımaya sahip olmayışının altında Türk otomotiv sektöründe yer alan marka ve STK’ların da büyük rolü var aslında. Yetersiz pazarlama teknikleri, doğru anlatılmayan teknoloji, sektörü temsil eden STK’ların dünyadaki gelişmelerin halen farkında olmayışı gibi kritik başlıklar, farkın daha da açılmasına sebep oluyor. Bu yüzden işte, teknoloji üreten değil sürekli tüketen tarafta kalıyoruz.

Otomobil kullanıcıları elektrikli araçlardaki teşvik ve kullanım kolaylıkları hakkında bilgi sahibi mi? “Elektrikli otomobil alsam yolda kalırım” gibi bir algı var, ne diyorsunuz?

Haklısınız, özellikle son tüketici açısından elektrikli otomobil sektörü halen bilinmezliklerle dolu. Bu, halen elektrikli otomobilin pilli oyuncak araba muamelesi görmesi, farkındalığımızın düşük olması ve sektörü tam olarak bilmiyor oluşumuzdan kaynaklanıyor. Oysa ki devletimiz 2011 yılında aldığı radikal bir karar alarak elektrikli otomobilin vergisini (ÖTV) yüzde 3’e düşürdü. Bu denli vergisel ciddi farka rağmen geçmişte pazarda yer alan kötü modeller yüzünden halen “Ya yolda kalırsam” korkusu veya düşük performanslı olduğu görüşünün hâkim olması, anlaşılır bir durum değil açıkçası. Belki yerli elektrikli otomobili henüz üretemedik ama yerli elektrikli otobüs ve minibüsü üretmiş durumdayız. Artık tek ihtiyacımız bu modellerimiz için uygun pazar ortamı açabilmemiz. Bunun için de yerel yönetimlerimize büyük görevler düşüyor.

Otomobil alacak olan bir kişi seçim yaparken nelere dikkat etmeli?

Bana göre yılda 20 bin km’den fazla yol yapmayan bir otomobil kullanıcısının dizel otomobil tercihi yanlış. Tercih edilmesi gereken araç türü elektrikli olmalı. Günümüz elektrikli otomobil modelleri ortalama 300 km üzerinde bir menzile sahip. Hafta sonu yapılacak bir şehir dışı gezisi, güzergah üzerindeki şarj noktaları ile gayet mümkün ve daha az maliyetli olur. Elektrikli otomobilde yakıt maliyeti, benzer konvansiyonel otomobile göre 10’da 1 oranındadır.

Yıllık bakım maliyeti, MTV gibi harcamalarının olmayışı, ortalama 4 yıl sonunda size 2’nci el bir otomobil farkı kadar maliyeti azaltır. Ev elektriği fiyatının gece tarifesinin 0,26 TL olduğu düşünüldüğünde benzin ve motorine göre avantajlı olduğu zaten ortada. Ülkemizde elektrikli otomobil pazar payının yüzde 1’e dahi ulaşmamış olması veya yılda 100 adet dahi satılmıyor oluşu, dünya pazarları için de geçerlidir diyemeyiz. Örneğin Norveç’te elektrikli otomobil pazar payı yüzde 30’lara ulaşmış durumda. Çin’de ise durum çok daha hızlı gelişiyor. ABD ve Japonya için de aynı gelişme söz konusu. Tüm bu gelişmeler karşısında Avrupa’nın dizel otomobillerinin pazarı mı olacağız, yoksa biz de bu trende ayak uydurabilecek miyiz, hızlı karar vermek zorundayız.

Peki gerçekten yeterli şarj istasyonu var mı? Elektrikli otomobilde yakıt maliyeti dizele göre cazip mi?

Kesinlikle şarj istasyonları altyapımız, elektrikli otomobil satış rakamlarına oranla çok daha iyi durumda. Bugün ülkemizde halka açık toplam istasyon sayısı 400 adedi geçti, bireysel ve özel kullanım olarak ise toplam bin adede ulaştı. İstanbul’da yaklaşık 150 adet şarj noktası mevcut. Elektrikli otomobil kullanıcısının İstanbul içerisinde şarj sıkıntısı çekmesi olası değil. Farkında olmasak da otomobilimiz ile gün sonunda yaptığımız toplam kilometre ortalama 60 km. Ayrıca aracı kullanma süremiz de yaklaşık 4 saat. Yani sabah evden çıkıp 2 saatlik bir sürede iş yerimize gidiyor, akşam 6’ya kadar otoparkta yatan aracımız ile tekrar evimize dönüyoruz. Aracımız bir 8 saatte evimizin önünde sabaha kadar bekliyor. İşte bu rutine en uygun ulaşım aracı bir dizel değil, elektrikli otomobil. Otomobilimiz ile günde sadece 60 km yol yapıyor ve sadece 4 saat kullandığımız gerçeğini tüm dünya fark etmiş ve biz halen görmüyorsak, işte burada daha fazla farkındalık çalışmasının yapılması gerektiği ortaya çıkıyor