Anasayfa / Özel Dosya / KADIN GÜÇLENİRSE, TOPLUM GÜÇLENİR

Özel Dosya

  • 152

KADIN GÜÇLENİRSE, TOPLUM GÜÇLENİR

image

Sürdürülebilir ekonomik kalkınma ve gelişmiş bir demokrasi-ekonomi ilişkisi için en önemli göstergelerden biri kadının iş hayatına katılımıdır. Türkiye'de son yıllarda bu alanlarda önemli gelişmeler kaydedilmiş olsa da halen bireysel, toplumsal ve küresel düzeyde çalışmaların yapılmasına ihtiyaç duyuluyor. Gelişmiş bir ekonomi ve gelişmiş bir demokrasi; iş dünyasında kadın istihdamının artırılması, toplumda kadına yönelik şiddetin son bulması ve kadının toplumsal statüsünün yükseltilmesiyle doğrudan orantılıdır. Toplumun yarısını kadınların oluşturduğu Türkiye’de ise kadınların ekonomi, siyaset ve sosyal hayattaki temsiliyeti maalesef hala düşük seviyelerde kalıyor. Bugün kabinede 27 bakandan sadece biri; 550 milletvekilinden de sadece 80’i kadın. TÜİK verilerine göre erkeklerin Türkiye’de istihdam oranı yeri %70, kadınlarda %30. (Kıyaslama yapmak adına: AB’deki kadın istihdamı ortalamasının %62,3, OECD ülkelerinde ise %52.) Kadın işveren oranı sadece %10, kadın yönetim kurulu üyesi %12. Tüm bu rakamlar Türkiye’de kadının her alanda güçlendirilmesi için kültürel ve zihinsel bir değişimin hızla desteklenmesi gerektiğine işaret ediyor. Çünkü kadının olmadığı yerde üretim olmaz, bereket olmaz, demokrasi olmaz. İş dünyası, kamu kurumları, üniversiteler, STK’lar bu bilinçle son yıllarda toplumsal eşitlik ve kadının güçlendirilmesi konularına odaklanan önemli çalışmalara imza atıyor. Kız çocukları ve genç kızların eğitimi, işgücünde kadının güçlendirilmesi, kadınların girişimciliğe teşvik edilmesi ve ekonomik refah seviyelerinin artırılması gibi çeşitli konulara değinen bu çalışmalar, ülke ekonomisinin gelişimi açısından büyük anlam taşıyor. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) küresel işgücünün tüm kademelerinde cinsiyet eşitliğine ulaşmak için 118 yıl olduğunu söylüyor! Uluslararası denetim ve danışmanlık şirketi EY’nin Yönetimde Cinsiyet Eşitliği Raporu ise iş dünyasında yönetim kademesinde cinsiyet eşitliğinin gelecek 25 yılda yakalanacağını gösteriyor. Ancak dünya genelinde 51 ülke ve 6 farklı sektörden (otomotiv, tüketici ürünleri ve perakende, finansal hizmetler, sağlık, enerji, kamu hizmetleri) 200 büyük şirketin 350 üst düzey yöneticisi ile görüşülerek hazırlanan rapora göre katılımcı şirketlerin sadece %18’i kadınların liderliğe yükselmesine yönelik yapılandırılmış bir program uyguladığını belirtti. Kısaca şirketler cinsiyet eşitliğinin beraberinde getirdiği faydaları fark etmekten hala uzak. Oysa bir başka araştırma, YASED’in yayınladığı rapor kadınların işgücüne katılım oranında %1’lik bir artışın bile küresel GSYH’yı 80 dolar artıracağını söylüyor. “Kadınların üst yönetimde temsillerinin artırılmasına yönelik uygulamalar ve öneriler” başlıklı rapora göre kadın erken oranının yakın olduğu kurumlarda ise finansal performansın, sektör ortalamasının üzerinde gerçekleşme ihtimali %15. Halen cinsiyet eşitliği konusunu gündemine almamış şirketlerin bugünden harekete geçmesinin hem şirket performansı, hem de içinde bulunulan topluma katkı anlamında çok önemli olduğunu hatırlatarak son dönemde bu alanda öne çıkan şirket, üniversite, STK çalışmalarına göz atalım: ÜNIVERSITE KÜRSÜSÜNDE ILK DEFA TOPLUMSAL CINSIYET ÇALIŞILACAK Koç Üniversitesi ve Birleşmiş Milletler Eğitim Kültür ve Bilim Örgütü (UNESCO), Mayıs 2016’da Türkiye’de önemli bir işbirliğine imza attı. Koç Üniversitesi ev sahipliğinde, UNESCO’nun küresel öncelikleri arasında yer alan toplumsal cinsiyet eşitliği ve insan odaklı kalkınma ile ilgili olarak çalışmalar yapacak olan bir kürsü kuruldu. Türkiye’de bir ilk olan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Sürdürülebilir Kalkınma UNESCO Kürsüsü”, dünya genelinde toplumsal cinsiyet ve kalkınma alanında faaliyet gösteren az sayıda UNESCO kürsüsünden biri. İŞ DÜNYASI KADIN ÇALIŞANA ODAKLI PROJELERE AĞIRLIK VERIYOR İş dünyası kadın çalışanları desteklemek için özellikle kurumiçi girişimcilik ve eşitlik konularına odaklanan çalışmalarla adını duyuruyor. Rekabette öne geçebilmenin en önemli unsurlarından birinin farklılaşmak olduğunu ifade eden Schneider Electric Türkiye Ülke Başkanı Bora Tuncer, “cinsiyetçi yaklaşımlardan bedensel zorluklara kadar iş hayatında pek çok engelle karşılaşan kadınların daha fazla stres ve baskı altında çalıştığının” altını çiziyor. Kadınların bu baskılar altında daha yaratıcı çözümler getirebilmesi ve duygusal zekalarının daha yüksek olması gibi sebeplerle iş dünyasında kadınların güçlenmesinin önemli bir farklılık kültürü yarattığını söyleyen Tuncer, bu alanda farklı uygulamalar başlatan şirketlerin daha iyi bir geleceğe adım attığını düşünüyor. Schneider Electric Türkiye, bu anlamda ülke genelindeki tüm fabrika ve ofislerde çalışan kadınları özel etkinliklerde bir araya getirerek, kadın çalışanların hayatlarını kolaylaştıracak en iyi uygulamaları ve kendi deneyimlerini karşılıklı olarak paylaşabilecekleri bir ortam yarattı. Yıldız Holding ise sosyal sorumluluk projesi olarak başlattığı Mikro Girişimcilik Platformu ile Türkiye’de bugüne kadar binlerce kadına ulaşmayı başardı. Platform kadınların hobi ve yeteneklerini paraya dönüştürmelerini, aile bütçesine destek olmak isteyen kadınların ürünlerini sergileyebilecek fırsat bulmalarını sağlıyor. Mevcut çalışanlarının %33’ü, yani 6000’e yakını kadın olan ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından “en çok kadın istihdamı” sağlayan ilk 10 şirket arasında gösterilen TAB Gıda’da da kadın konusu gündemde. Çalışan kadın oranını gelecek yıl %40’a çıkarmayı hedefleyen şirket, yalnızca restoran kadrolarındaki pozisyonlarda değil, merkez yönetimde de daha fazla kadın çalışan olması için insan kaynakları politikasında iyileştirmeler yapıyor. Teknoloji devi Microsoft ise Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) işbirliğiyle kadınlara yönelik ilk teknoloji ödül programı olan Teknolojinin Kadın Liderleri yarışmasını düzenleyerek Türkiye’de kadın eksikliğinin önemli oranda hissedildiği bir başka sektör, teknoloji sektöründeki duruma işaret ediyor. Geleneksel hale getirilen ödül töreni ile kadınları bilişim sektöründe daha aktif rol oynamaya davet ettiklerini belirten Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu, Türkiye’nin ekonomik boyutta dünyanın en büyük 17’inci ekonomisi olmasına rağmen global BT pazarında payının bugün sadece %1 olduğunu hatırlatıyor. “Aslında Türkiye mobil abone sayısı, internet kullanıcı oranlarındaki artış ve genç nüfusu ile bugün mevcut tabloyu değiştirebilecek güce ve avantajlı bir konuma sahip. Türkiye üniversitelerinden her yıl 5 bin bilgisayar mühendisi mezun oluyor. Ne var ki bu 5 bin mezunun sadece %15’ini genç kızlar oluşturuyor” diyor Kansu. Yalnızca ülkemizde değil dünyanın her yerinde ülkelerin kalkınmasına yüksek katma değer sağlayan bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanları, hala erkek mesleği olarak görülüyor. Kadınların kalifiye işgücü gerektiren, saygın bir işte çalışmalarının önünün açılması için genç kızların bu alanlardaki eğitimlere teşvik edilmesi gerekiyor. Çünkü iyi bir iş, iyi bir eğitim demektir. Eğitimli ve çalışan bir kadının aile yaşantısında da olumlu etkileri olacaktır. Dolayısıyla iyi eğitim almış ve çalışan bir kadın, sağlıklı nesillerin yetişmesi için çok önemli bir aktördür. KAGİDER Başkanı Sanem Oktar konuyu şöyle özetliyor: “Akıllı şirketler gibi akıllı ülkeler de kadın istihdamına yatırım yapıyor. Türkiye dördüncü sanayi devriminde sahada yer almak istiyorsa kadınları göz ardı etmemeli. Eğer kadınlar erkeklerle eşit derece istihdama katılıyor olsaydılar, Türkiye’nin gayrisafi yurtiçi hasılası bugün %30 daha büyük olacaktı. Bu zengin insan kaynağımızı heba etmeyelim.”