Anasayfa / Analiz / GAYRİMENKUL SEKTÖRÜ FAİZ İNDİRİMİ DALGASINDAN UMUTLU

Analiz

  • 180

GAYRİMENKUL SEKTÖRÜ FAİZ İNDİRİMİ DALGASINDAN UMUTLU

image

Merkez Bankası'nın faiz indirimi uygulamalarının ardından Cumhurbaşkanı'nın özel çağrısıyla bankalar özellikle konut kredi faizlerinde birbiri ardına indirime gitti. Gayrimenkul sektörü, konut talebinde canlanma sağlayan bu gelişmenin devamını bekliyor. Aynı yıla sığan iki genel seçim, PKK, IŞİD ve FETÖ terör örgütlerinin birbiri ardına gerçekleştirdiği terör saldırıları, Rusya ile yaşanan jet krizi gibi ülke içi ve dışı pek çok şok etkisine maruz kalan Türkiye, son iki yılda tüm bu olumsuz süreçleri büyüme rakamlarına çok fazla yansıtmadan atlatmayı başardı. 2016 yazına hakim olan sıkıntıların ekonomik dengelerdeki etkisinin, daha önce yaşananlar gibi kısa süreli ve görece küçük çapta kalacağı tahmin ediliyor. Söz konusu iyimser beklentilerde hükümetin tasarruf, yatırım ortamı, sanayi üretimi ve ihracatını geliştirmek için yürüttüğü geniş reform gündeminin payı tartışmasız büyük etken oldu. Merkez Bankası (TCMB) mart ayından itibaren faiz koridorunun üst bandında kayda değer indirimler gerçekleştirdi. Piyasaları rahatlatıcı bu adımları, zorunlu karşılık oranlarına getirilen indirim izledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ve hükümetin, yaklaşık 300 sektöre dolaylı etkisi olan gayrimenkul sektörünü canlandırmak için bankalara konut kredisi faizlerini indirmeleri yönünde yaptığı çağrıların bankalar nebzinde karşılık bulmasıyla, iyimser hava konut sektörüne de yansıdı. Tüm bu gelişmeler siyasi gelişmelerin piyasalar üzerindeki etkisinin kısa sürede nötralize edilmesi açısından olumlu değerlendiriliyor. Türk ekonomisi ve istikrara olan güven devam ediyor. KÜRESEL PARA POLITIKALARI TÜRKIYE’NIN LEHINE IŞLIYOR Küresel piyasalardaki genişleyici para politikaları da Türkiye ekonomisinin reform gündemi için gerekli ortamı destekliyor. 2015 yılında FED’in faiz artırımı süreci sebebiyle küresel piyasalarda doların güçlenmesi ve bununla birlikte gelişmekte olan ekonomilerde yaşanan sermaye çıkışları sonucunda bu ülkelerde uygulanan para politikalarında sıkılaşmaya gidilmişti. Faiz artışı sonrasında ise FED’in 2016 yılında ilave bir faiz artırımı beklentileri giderek gerilemiş durumda. Diğer taraftan, İngiltere Merkez Bankası Brexit kararının ardından faiz indirimi ve ek parasal teşvik politikasına yöneldi. Benzer şekilde Avrupa Merkez Bankası ve Japonya Merkez Bankası da parasal teşvik politikalarına devam ediyor. Dolayısıyla, küresel piyasalardaki genişleyici para politikaları, Türkiye’de faiz indirimi için uygun ortamı sağlıyor. BANKALAR FAIZ INDIRIMINE GIDIYOR; TÜKETICI GÜVENI YÜKSELIYOR TUİK’in açıkladığı Konut Satış İstatistikleri’ne göre Türkiye’de konut satışları 2016 Temmuz ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 15,8 oranında azaldı. Buna rağmen hem ekonomik veriler hem de para ve maliye politikaları çerçevesinde atılan adımlar bu sınırlı azalmayı bertaraf edebilir. Merkez Bankası’nın son 8 ayda, piyasaları günlük olarak fonlandığı üst bantta toplam 225 baz puanlık indirime giderek bankalara yarattığı likidite hamlesi, bu dönem itibariyle konut kredilerine de olumlu yansıdı ve bankalar bir bir indirime gitti. Yapılan çağrılarla beraber toplamda 10 banka konut kredi faizlerinde indirime gittiler. Diğer taraftan Ağustos ayı Tüketici Güven Endeksi verilerine göre tüketici güven endeksi, bir önceki aya göre yüzde 11,1 oranında artarak yüzde 74,4’e yükseldi. Bu da tüketici güvenin korunduğuna dair önemli bir veri olarak karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla konut sektöründe artış için piyasadaki yoğun talebin korunduğu söylenebilir. KONUT TALEBINDE ARTIŞ VAR AMA YETERLI DEĞIL Bankaların konut kredisi faiz oranlarını ilk etapta psikolojik sınır olan yüzde 1’in altına indirmesinin ardından konut kredisi başvuru sayısında da artış gözleniyor. Ziraat Bankası, Vakıfbank, Halkbank ve İş Bankası’nın 120 ay vadeli konut kredisi faiz oranlarını yüzde 0,95’e kadar çekmesiyle faiz indiriminin ardından konut kredisi başvurularında önemli bir hareketlilik görülmeye başladı. Tüm bunların konut alıcılarındaki yansımasının gerçek etkisini ise yaz döneminin sonu, yılın son çeyreğinin başında göstermesi bekleniyor. Artışın gecikmeli olarak daha da yükseleceği beklentisi, yaz döneminden kaynaklanan iç piyasadaki durgunluk ve beklentilerin genel olarak on günlük Kurban Bayram’ının sonrasına ertelenmesiyle ilişkilendirilebilir. Diğer yandan kredi faiz oranlarında önümüzdeki süreçte bir miktar daha düşüş yapılması yönündeki beklenti de yüksek. Pek çok tüketici örgütleri ve gayrimenkul sektörü temsilcileri, bankaların konut kredisi faiz oranlarında yaptığı indirimin yeterli olmadığı ve devam etmesi gerektiğinin altını çiziyor. Faizlerin yüzde 0,70’lere inmesi halinde vatandaşların konut alımı için harekete geçeceği ve sektöre daha fazla hareketlilik katılacağı görüşü paylaşılıyor. Yani gayrimenkul sektörü önümüzdeki dönemden yana yüksek umudunu koruyor; bunun için gerekli adımların atılması ve tüketiciye dokunan desteklerin devam ettirilmesi gerektiğinin altını çiziyor. SEKTÖR DE ELINI TAŞINA ALTINA SOKTU Ekonomik büyümeye destek olmak ve sektöre ivme kazandırmak için 1 Ağustos’ta “Gayrimenkulde Güç Birliği Daha Güçlü Türkiye” kampanyasını başlatan Gayrimenkul ve Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı Derneği (GYODER), talep üzerine 15 Ekim’e kadar uzatılan kampanya kapsamında 49 üye firmanın katılımı ile 10 yıl vadeli, aylık yüzde 0.7’lik bir kredi faiz ve yüzde 20 peşinat ile 60.000’e yakın konut ve 3200 ofis tüketiciye sunuyor. Ancak kampanyanın sektöre getirdiği ciddi bir maliyeti olduğunu da belirten sektör uzmanları, “bankaların faiz oranlarında indirime devam etmesi ve gayrimenkul sektörü üzerindeki harç ve vergi yükünün hafifletilmesini” bekliyor. Özellikle 10 yıl gibi uzun vadeli faiz oranlarındaki düşüşün önemi vurgulanıyor. Mortgage sisteminin uygulandığı ülkeler arasında en yüksek faiz oranı yıllık yüzde 8. Türkiye’de ise şu an bileşik faizle bu oran yüzde 13’ü geçebiliyor. Son indirimlerde 0-24 vadelerde faiz oranlarının düşük olmasına karşın, halihazırda 10 yıl vadeli en düşük faiz oranı yüzde 0,95 civarında bulunuyor. Dolayısıyla halihazırda yıllık yüzde 11,4 gibi gözükse de vergi ve diğer giderlerle yüzde 12’nin üzerine çıkan faiz oranı, tüketicinin beklentisini karşılamaktan uzak görünüyor. SADECE KONUT SEKTÖRÜ DEĞIL, ÜLKE BÜYÜMESINI ILGILENDIRIYOR Merkez Bankası’nın politikalarıyla tetiklenen faiz indirimi dalgasıyla birlikte başta ülkenin lokomotif sektörü olan gayrimenkul olmak üzere piyasalarda likidite artışı sağlanması, kredi maliyetlerinde düşüşe yol açabilir. Bankaların uyguladığı ticari kredi faizlerinde oluşabilecek düşüş, ihracatçıların da düşük maliyetli krediye ulaşımlarını sağlayacaktır. Bu da ülke ekonomisine yatırımlarda artış ve paralelinde ihracatta önemli bir etki yapacaktır. Son tahlilde 2016 yılı için yüzde 3,5’lik büyüme tahmini korunuyor. Ancak bunun için devlet, bankacılık, özel sektör ve tüketici işbirliği her zamankinden fazla önem taşıyor.