IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği Genel Müdürü Murat Çiftçi, altyapı finansmanında yeni modelleri ve sigorta sisteminin katkısı Strategy Dergisi ile paylaştı. 2030 senesi itibariyle dünya da altyapı yatırım ihtiyacının USD 4 trilyon olması tahmin ediliyor. Bu rakam bugün itibariyle USD 2,6 trilyon seviyesinde bulunuyor. Büyüme için altyapı projelerine kaynak sağlamak elzem iken, yeni finansal yöntemlerin bulunması altyapı projelerinin şu andaki en önemli gündem maddelerinden birini oluşturuyor. Uzun vadeli yatırımlar ekonomik gelişme için önemli bir faktördür. Dünya ekonomisinin hali hazırda bulunduğu konjonktür düşünüldüğünde bu yeni yöntemlerin altyapı projelerinin desteklemesindeki rolü daha iyi anlaşılacaktır. Özellikle altyapı için, harcama ve GSYİH büyüme arasında pozitif bir ilişki teyit edilmiştir. Bunun yanında derinliği olan sermaye piyasalarına sahip bir ekonomide altyapı yatırım projelerinin olumlu etkilendiği gözlemlenmektedir. Altyapı yatırım ve finansal piyasa araçlarının mevcudiyeti mevcut makroekonomik ortamda özellikle önemlidir. Yüksek işsizlik, kamu ve özel sektör kaynaklarının kısıtlanması ve bankacılık sektöründeki yapısal sorunlar mevcut iyileşmeyi tarihsel standartlara göre yetersiz kılmaktadır. Bu arada, bazı hukuki ve mevzuatsal engeller altyapı harcamalarını kısıtlar durumdadır. Hali hazırda devam eden bankaların borçlanmasındaki aşağı yönlü trend, mevzuatsal düzenlemeye ve siyasi gelişmelere ilişkin belirsizlik, uzun vadeli sermaye piyasa katılımcılarının isteğini azaltmaktadır. Sonuç olarak, gelişmekte olan piyasalarda altyapı finansman açığının göz ardı edilemeyecek bir riski bulunurken; bunun genel olarak finansal piyasa istikrarı ve ekonomik büyüme için elverişli olmayacağı aşikârdır. Sigorta veya emeklilik fonları gibi kurumsal yatırımcılar yapıları gereği doğal olarak uzun vadeli yatırımlar yapmaya meyillidir. Uzun vadeli sermaye aracılığında daha büyük bir rol üstlenerek, sigorta şirketleri mevcut risk transfer fonksiyonunu ve pazar dengeleyici rolünü artırabilirler. Bu aşamada, kurumsal yatırımcıların kolayca altyapı varlık sınıfına erişebileceği yeterli finansal market enstrümanı bulunmamaktadır; hâlbuki detaylı incelendiğinde altyapı borçlanmaları bu sınıfın aradığı düzenli nakit akışı, cazip risk ayarlı getiriler ve daha kaliteli kredi yapısı gibi kriterleri fazlasıyla taşımaktadır. Altyapı finansmanında uzmanlık ve deneyimleri göz önüne alındığında uluslararası finans kuruluşları ve çok taraflı kalkınma bankaları standartları belirlemede bir katalizör gibi hareket edip altyapı due diligence’si için genel kabul gören en iyi uygulama modelini geliştirebilirler. Sonuçta, küresel düzeyde şeffaf ve uyumlu altyapı varlık sınıfı, ortaya çıkan finansman açığını kapatmak için iyi bir fırsat olarak görülebilir. Bu da altyapı yatırım mevzuatın mevcut yapıyla uyumlaştırılması ve Solvency II standartlarının tekrar gözden geçirilmesiyle desteklenebilir. Bu kapsamda bazı büyük Sigorta ve Reasürans şirketleri özel/kamu pazarı girişimini desteklemektedirler. Bu yöntem uluslararası finans şirketlerinin işini kolaylaştıracak olup, altyapı projelerinin ve gerekli sigorta facility’lerinin bir havuzda toplanması suretiyle çok taraflı kalkınma bankalarının borç verme kapasitelerini arttıracaktır. Altyapı yatırımı ve standardizasyon uyumu, hukuki ve operasyonel gereksinimlerin yanı sıra standart tahvil yapılarının ve due diligence süreçlerinin oluşturulması istenilen varlık sınıfı yapısını oluşturmak için anahtar görevini görecektir. Altyapı finansmanı ve uzun vadeli yatırım politikalarının tartışılması son zamanlarda ivme kazanmıştır. Özel sektör ile tartışmalar hızla devam etmekte, bununla birlikte makroekonomik ortam ve büyümeyi artırma ihtiyacı, iyi koordine edilmiş politika eylemi için eşsiz bir “fırsat penceresi” yaratmaktadır. Büyük sigorta ve reasürans şirketlerinin dolaylı olarak altyapı projelerinin finansmanına dahil olması sürekli ek kaynak arayan finansal marketler için yeni bir sayfanın açılması anlamına gelecektir.